İzleyiciler

29 Şubat 2016 Pazartesi

Kaderim


Yollar beklenen özlemdi belki. Kalbimdeki dört damar kan değil ölüm tetiklerdi. Bir yıl olmuş bıçak altından kalktım da geldim. Ekşimiş narlarca çatlasın kaderim bıçak bıçak derdim.





Profösör





Tükenmez Kalem


Tükenmez kalem gibiyim. Yaz yaz bitmiyor derken, birden tükeniveriyor gibiyim. Nasıl da aldatıldık biz!.. Oysa tükenmez denilen kalem tükeniveriyordu birden. Bu bir reklam ve pazarlama hilesi. Millet kullanıcı ve müşteri iken tüketici toplum oluverdik birden.  Tükenmez kalem denen meret dondurulmuş mürekkep. Zaman zaman sıcaklarda akar, eller, yüzler, defterlerimiz mürekkeplenir. Bembeyaz gömleklerimiz  mürekkep lekesiyle berbart olurdu. Kül ve deterjan çıkartamazdı bu mürekkep lekesini. Çünkü bizde üretilen tükenmez kalem mevcut kalemlerden en adileriydi. Bizdeki tükenmez kalem böyleydi. Fransa'da üretilen bu kalemin adı da tükenmez değildi. Onlar tükenmez kaleme Bilyalı dolma kalem  manasına gelen "Le bille de stylo" derlerdi. 

Profösör

27 Şubat 2016 Cumartesi

Önce Selamlaşalım; Sonra Yardımlaşalım.


"Sevmeyelim de taşa mı dönelim" diyen şarkı yazarını takdir etmek gerek. Sevginin tezahürü olarak imkanımız dahilinde birbirimize yardım edelim. Önce selamlaşalım,  sonra yardımlaşalım. Birbirimize yardım edeceğiz ki; duamız kabul olsun. En büyük dua da selamlaşmadır. Karşılaştığımız zaman birbirimize  bir "Selamün aleyküm" demek; "Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun" demektir. " Nasılsın bir ihtiyacın varmı" demektir... Sizin için yapabileceğim bir şey var mı" demektir. Kalpten yapılan selamlaşma bütün müminler için, ruhen ve bedenen  şifa demektir.  Kalpten yapılan yardımlaşma yana yana aradığımız, sevgi, şefkat, merhamet demektir ve  kalplerin yumşaması demektir.

Profösör


25 Şubat 2016 Perşembe

Elhamdülillah


"Ne mutlu türküm diyene!.."  sözüne öykünerek "Ne mutlu müslümanım diyene!.."  diyerek ironu yapmak maksadını aşar. Müslümanlık  sadece bir söylem değildir; tam aksine müslümanlık bir yaşam biçimi ve insanın en şuurlu haldir. "Ne mutlu müslümanım diyene!.." demek yerine, hocalarımızın bize öğrettiği gibi  "Elhamdülillah Hak'ka mü'min, müslüman'ım" demek lazım gelir. Şairlerin, yazarların, siyaset adamlarının ve yazarların "Ne mutlu müslümanım diyene!.."  demesi siyasi bir söylemden ileriye gidemez. Önemli olan türklük, araplık, kürtlük, kerkezlik değildir. Önemli olan önce insanlık dğerleridir. Bu insanlık değerlerini İslam'la şereflendirmektir. 

Profösör

23 Şubat 2016 Salı

Binlerce kamıştan koptum da geldim.,. Kesildim kamışlıktan, soyuldum ve delindim, yandım da geldim bir ustanın elinden. İnledim durdum bir neyzenin nefesinden. Bütün dünyanın hüznü yüreğimde; kah ağladım, kah hüzünlendim; bir türlü gülümseyemedim. Bir bebeğin gülüşünde, bir çocuğun yürüyüşünde, bir gencin sevişinde, bir yaşlının fersiz gözünde.
Çınlasın yeryüzü, çınlasın gökyüzü yanan bütün yüreklerde. Belki hüzün aşk olur da gelir. Belki aşk da şiir olur hüzünlü  bir mısranın kelimelerinde. Bir şarkının namelerinde. 
Belki seversin diye!...

Profösör


https://www.youtube.com/watch?v=zpyLDwgst6Q




22 Şubat 2016 Pazartesi

Anlaşılmak


Bazı şeyleri sözle, kelimelerle anlatamayız. İçimizdeki üzüntüyü ancak suskunluğumuz, bakışımız ve duruşumuzla karşımızdaki insan bütünüyle anlayabilir. O da eğer anlamak isterse, sevgi, şefkat ve merhametiyle bütün yüreğini ortaya koyarak anlayabilir. Karşımızdakini anlamak yüreğini bütünüyle ona açmakla kabil olabiliyor. Bu da "Ben senin dostunum, sorunlarını birlikte çözmeye hazırım, üzülme!.." demektir.


Profösör

21 Şubat 2016 Pazar

Güçsüzün Elinden Tutabiliyor muyuz?


Var olan gücümüzle, herhangi bir güçsüze yardım edebiliriz. Bizde var olandan ona verebilir elinden tutabiliriz. En büyük güç kalplerdeki sevgidir. Kim ne kadar kalbiyle, kalplere güç verebiliyorsa o insanların en yüce gönüllüsüdür. Bunun ilk ölçüsü ne kadar tebessüm ettiğin; güçsüzü, fakiri ve kimsesizi ne kadar gülümsetebildiğindir.

Profösör

14 Şubat 2016 Pazar

Eski Sevdalar


Sevda kuşun kanadında; oysa kuşun kanadı kırık!.. Nerede o eski sevgililer!.. Mektupların ucu yakılırdı. Ne akıllı telefon, ne de facebook ve twitter vardı. Postacılar en çok sevilen insanlardı. Eskiden hörmete dayalı sevgi vardı. İnsan bir kerre sevdimi tam severdi. İnsan sedi mi sevdiği uğruna kellesini verirdi. Sevgide şefkat ve merhamet vardı. Anlayış ve hoşgörü vardı. Ar, namus ve utanma duygusu vardı. Sevgide Allah korkusu vardı. Kimse kimsenin kalbini kırmaz; sevenler arasında gönül bağı vardı. Sevenleri kimse ayıramaz; çünkü ünsiyet ve muhabbet vardı.

Profösör

Kırmızı Gül


Bir karanfil için gülü üzmek istemem. Gülü bülbülden, bülbülü gülden ayırmak istemem. Açın bakın mushafa; Kuran'ın kalbi Yasin-i Şerif'tir. Sayfa arasında kurutulmuş bir çiçek varsa o da kurutulmuş bir güldür. Benim nasıl çok sevdiğimi ondan anlarsınız. 
Bir ressam gibi yaşadım; bir şair gibi ölmek isterim. Kalbimde sevgin, dudaklarımda ismin ölürken hecelemek isterim.
Profösör

Aşka Tutulma


Aşka tutulduysa insan, hazan mevsiminde tutulmuştur. Gözyaşlarında boğulmuşsa insan, hüzünle yoğrulmuştur. Seven seveni anlar; sevilen anlamaz seveni. Kalbi sızlayan, kalbi sızlayanı anlar... Sevmeyen ve sızlamayan kalbi kim anlar!..


Profösör

Aşk'dan Sözet!..

12 Şubat 2016 Cuma

Devleti Aliyye-i Osmaniyye

Sevgili  kardeşlerim; yazılarımızda ya da konuşmalarımızda Büyük Osmanlı Devletini zikrederken, Osmanlı Sömürgeciliği anlamına gelen Osmanlı İmparatorluğu olarak teleffuz etmek gafletine düşmememeliyiz. Çünkü Osmanlı emperyalizmin, yani sömürgeciliğin değil, adaletin timsaliydi. Osmanlı Büyük Cihan Devlediydi. Alman İmparatorluğu, Britanya İmparatorluğu ve Fransız, Rus ve Çin imparatorluğu gibi zulmün temsilcisi değildi. Osmanlının bütün resmi evrakında ki resmi devlet adı; Devleti Aliyye-i Osmaniyye'dir. 

Özellikle İmam Hatip Lisesi okumuş kardeşlerimiz daha dikkatli ve şuurlu olmak durumundadırlar. Önemle duyurmak isterim.

Profösör

Tütün Tarlası

Yağmurdan kaçarken doluya tutulurmuş; derler ya!.. Yağmurdan kaçılır mı hiç!.. Demem gerekiyor.  Yağmurdan kaçılmaz, yağmura ancak kucak açılır. Ne çıtkırıldım olduk millet olarak!.. Yazın cavcavlı sıcağında çöl rizgarı gibi yakan, gündoğu rüzgarı  eser gündoğudan. Tire ovası cayır cayır yanmaktadır. Tütünler sıcaktan ve susuzluktan çaresiz kendini salmış ve bırakmıştır. Yapraklar buruşmuş, umutlar tükenmiştir. Oysa bütün yaz umut ettiğimiz çalıştıklarınızın karşılığını kışın  tütün hesabında göreceğiz diye hayal kurmaktayız.

Bir dua sonrası bir şimşek çakar Keldav'dan, gök gürler tam karşıki dağlardan. Eğridere'den, Çamlıca'dan. Bir yağmur bastırır aniden; bir eşek anırır komşu tarladan. Herkes koşuşturur; ne varsa yazgı olarak, ısgarada kurutulmak için duran tütün kargılarının üzeri bastırılır. Umut bu; korunması gerek. Bir toprak kokusu yayılır bütün ovaya; dirilmiştir tütünler ve mahsüller. Canlanmıştır bütün ova.

Nerede kaldı şimdi o günler!.. Geceyarısı tütün tatrlası tütüncülerle dolup taşmaktadır. Tütün kırılmaktadır. Zifri karanlıkta tütün kıranları ışıl ışıl aydırqnlatmaktadır  yanan löküsler. Tire ovası Paris'i andırsa da, yanık bir ses duyulur uzaklardan,  bir uzun hava yayılır gece yarısı. 

Profösör

11 Şubat 2016 Perşembe

Yağmur Olmasa

Yağmur olmasa tohum olmazdı. Tohum toprağa düşse de, tohum çatlamazdı. Tohum çatlasa da, filizlenip yeşillenmez, başak başak şiir olmazdı. Yağmur olmasaydı inanç olmaz, umut dağıtmazdı. Umut olmasaydı şair olmazdı. Şair olmasaydı dostluk öksüz ve yetim kalırdı.... İyi ki dostluk var, iyi ki şair var, iyi ki başak başak şiir var, toprak var, tohum var, yağmur var!..

Profösör

9 Şubat 2016 Salı

İletişim Ve İyiniyet

İtikat, ibadet ve ahlak ekseninde hayatımızı şekillendirmezsek, ne yaparsak yapalım kesinlikle eksik olacak ya da yanlışın kucağına düşeceğimizi de unutmamamız gerekir. İnsan ilişkileri  sözle ve yazıyla olduğu kadar bütünüyle bir hal lisanıdır. İyi niyetle yaklaşım insan ilişkilerinde güveni ve kaynaşmayı sağlıyacaktır. Sadece insanın kendi menfaatini düşünerek yaptıkları karşı tarafa yarar sağladığı görülse  bile, yapılan işin ve yardımın ruhu ıskalanmış sayılacaktır. Ne yazık ki; bu tür ilişkilerde menfaat ve bencillik hissedilir derecede sırıtmaktadır.

Karşımıza çıkan herhangi bir kişi en az bizim kadar  bir fikre ve bir hisse  sahiptir. Davranışları doğru ya da yanlış olabilir ama, insan iyiniyet taşıyorsa irfan sahibi insan bunu kolayca anlayabilir. Mesele ondan, bundan, şu taarftan, bu taraftan olması bizi doğrudan etkilememeli. Doğrudan etkileyecek en büyük ketken insan oluşumuz ve insanlık idealinde buluşmamızdır. Ancak o zaman farklılıklarımızı bir zenginlik olarak görebiliriz.

Elbette birbirimizi uyaracağız; başkalarının uyarılarından alınmayacağız. Birbirimize karşı kibirli bir tavır sergilemeyeceğiz. Belki karşımızdaki beğenmediğimiz insan en zor zamanda yaramızı kurutacak bulunmaz bir merhem olabilir. Hendek Harbi'nde Hazreti Muhammed bütün şartları gözden geçirdikten sonra eli kolu bağlı, çaresiz kalınca koskoca Allah Resulü, İran asıllı olan Selman-ı Farisi'nin hendek kazma fikriyle rahatlıyor.  Selman'ın  fikrini  hemen uygulamaya sokuyor. Hendek harbi böyle bir taktikle kazanılıyor.

Unutmayalım hepimiz insanlık ailesinin birer üyeleriyiz. Hayata ne kadar tebessümle  bakıyorsak, birbirimizle iyi niyet çerçevesinde iletişim kurup, hakkaniyetle davranabiliyorsak o kadar da dünyamız güzelleşecektir. Blog yazarlığı da bunlardan biridir. Bütün bloggerler birbirinden etkilenirler. Her gün bir üst mertebeye yükselirler. Lütfen birbirimizin değerini bilelim.


Profösör

8 Şubat 2016 Pazartesi

İstanbul ve Ben


İstanbul'u semt semt, mahalle mehelle ve sokak sokak altını üstünü getirmişim. Kadim bir şehrin büyüsüyle İstanbul'u ruhuma geçirmişim. Aaaaah!.. İstanbul yine de benim için  hüzünlüsün. Eyy!.. İstanbul; ölsem de asla gam yemezmişim.

Profösör


https://www.facebook.com/kultursanat.org/videos/474904399372780/?pnref=story

3 Şubat 2016 Çarşamba

Kuşlar Da Sever

Hayal Kurmak



Hayal inançla beslendikçe ve insan umutlandıkça güzeldir. Böyle bir hayal boş yere kurulan bir hayal değildir. Hayal bir aynaysa eğer, umut da  bu hayalde doğal olarak kendisini görür. Oysa gerçekler ve sorumluluk insanın uykusunu kaçırır. Bu dünyada gerçekler acı olsa da, gerçeklerin söylenmesi, bilinmesi ve yaşanması da insanın olgunlaşması için gereklidir.

Bazen aşırı düşünce insanı düşünce çukuruna düşürüverir. Beyin felç olur. Oysa kalp inancın, umudun, hayalin  yuvasıdır. Orada doğar, orada beslenir ve orada büyür insan. Sonra da orada ölürüz diyeceksiniz ama, gerçekte asla ölmez insan!.. Biz bütün hakikatimizle sonsuzluğa intikal ederiz. Sağlam bir ruh yapısı taşıayn her insan manevi değerlerle bakar düne, bugüne, yarına ve bütün gerçeklere.  

Hayal kurun, ümitlenin, nerede ve nasıl olmak isterseniz öyle olun, öylece yaşayın derim. Hayal kurarak uykuya tatlı bir geçiş yaptın. Mışıl mışıl uyuyun. Yalnız olmadığınızı hissedin derim. Bir kalbiniz var; bir de siz;  sevin ve sevilin.

Profösör
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...